Ben bildim bileli K. Menderes Havzası’nda kim tarımla meşgulse sürekli ağlar sürekli dert yanar..
Tütün ve Pamuğun zirve yaptığı ve bir hasatla düğün yaparak ev bark sahibi olan ziraatçiler bile sürekli koşullardan şikayet ederdi. Zaman değişti ve bölgemizde toprağı ağlatacak derecede bir bostan ve patates üretme çılgınlığı başladı. 1996 yılında açılan Ziraat Fakültesi’nde görevli akademisyenler bile ” Hoop Hemşerim, siz nasıl tarım yapıyorsunuz.. Anasını ağlatmışsınız arazinin.. Gün gelecek ne istediğiniz suları ne de size cömert gelen bir toprağı bulamayacaksınız” diyerek defalarca farklı konferanslarda bunu dile getirdiler.
Yine zaman geçti ve dünyanın 3. verimli arazisi olan K. Menderes ovasında yine işin kolayını bulduk ve güzelim ekilecek arazilerin yerine hayvan damları diktik. Çünkü sürekli şikayet eden çiftçi kardeşim bire on kazanmayı hep kafasına taktığı için ekmekten vazgeçip devlet destekleriyle süt üretmeye başladı. Tabii her zaman olduğu gibi artısını ve eksisini hesap etmeden. Hiç kimse demedi ki ”Kardeşim hayvan damda mı beslenir” diye.. Danaları hoş tutmak adına dünya elektrik parası vereceğimiz pervaneler taktık tokaların üzerine..
Neyse bu sohbet uzar gider. Biz şu an ki trajediye bakalım. Geçtiğimiz günlerde süt alım fiyatları arttırıldı. Şu an mandradan sütü sene başında altı liradan alırken şu an 13 TL.. Üretici memnun oldu mu..? Bilmem sizce..?
Sütün değeri yokken ”Para kazanamıyoruz, her gün zarar ediyoruz, inekleri kesime gönderiyoruz..” diye yine veryansın yine feryat.. Eeee..! Şu an günde bir ton süt döken bir işletmenin geliri 10 bin TL.. Ayda bu rakam 300 Bin TL.. Böyle bir ciro elde edip ardından hala kazanamıyoruz diyenler bir zahmet kapatsın o işletmeyi. Geçen Ziraat bankasında hayvanlarının bulunduğu araziyi ipotek gösterip 1 Milyon 400 Bin lira bir yıl geri ödemesiz kredi alanı gördüm.. Hatta ilk alışı da değilmiş.. Şu ana değin tam üç defa almış üretici. Allahım ben bırakın bu rakamı 1 Milyonu bi arada görmedim.
Sütü geçtik şimdide kesim olmadığı için bir et çılgınlığı başladı. Sene başında 80 TL konuştuğumuz Et şu an 200 TL ye dayanmış durumda. Yaa arkadaş bu nasıl iş..! İzmir Kasaplar Odası Başkanı Melih Şenkara;
”Üretici, üretmeyi bırakmış durumda. Çünkü yükselen maliyetler yüzünden belleri bükülmüş durumda. Kazandıkları giderleri karşılamıyor. Etteki fiyat artışının sorumlusu kasaplar değil..” diyor.
Haydaaa..!! Peki kardeşim adam demez mi..! Üretene soruyoruz. öldük bittik.. Satana soruyoruz, öldük bittik.. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.. Devlet dünyanın desteğini veriyor, üretiyorsun da.. Dert ne..?
Zarar eden işletme kapatır gider kardeşim.. Zarar eden kasap ta kapatır gider.. Ben ne mağdur olan bir mandra gördüm ne de kasap dükkanı.. Bir insan zarar edeceğini bile bile devam eder mi..? Bu koşullara göre ovada dam kalmaması lazım.. Bırakın kalmamasını daha yeni damlar kuruluyor. Her damın önünde iki araba bir traktör.. Bu en mütevazi olanı.. Yooo.. Dert başka.. Dert, 3 yıl önceki kar marjının altında kalmak..
Kriz demek, raflarda mal bulamamak, tasını tarağını satmak, işletmeni kapatmak demek.. Var mı çevrenizde alınan satılan.. Nerdeee..? Olan son müşteriye.. Son sabit gelirliğe..
Devlet baba asgari ücrete uzun yıllar sonra iki kez zam yapmak zorunda kaldı. Şimdi seyreyleyin piyasayı.. Yine kiraya zam yapanlar, sattığı ne varsa kafasına göre değer biçenler, yüzde 30 kar ederken enflasyon yüzde seksen diyerek yüzde 100 zam yapanlar.. Bu böyle olmaz.. Böyle serbest piyasa olmaz..
Üretmeden, bir baltaya sap olmadan 25 bin TL Iphone peşine düşen bir nesil yarattık. Lüksünden en ufak tavizi vermeyen hayal kurarken Paris’i düşünen iş icraata gelince Meksikalı gibi düşünen gençler yetiştirdik. Tasarruf etmeyi bir acizlik göstergesi olarak algılayan aptallar sürüsü ortaya çıkardık.
Maalesef bizi daha zor günler bekliyor..