Seçimler bitti.. Ortamın gazı şöyle bir hafiften boşaldı.
Fakat iktidar yanlısı ya da muhalif kesim tarafından yüksek perdeden seslendirilen en öncelikli konu ”Ekonomi”.. Yani para yoksa mutluluk da yok.
Devlet pandemi sonrası ortaya çıkan yüksek enflasyona karşı vatandaşını ezdirmemek adına elinden gelen herşeyi yapıyor. Asgari ücreti arttırıyor, memura yeni maaş zamları yapıyor, işsizliğe çare olarak kamusal yeni kadrolar açıyor.
Tüm bunlar sosyal toplum açısından önemli hamleler..
Bankalar kredi vermekte veya kredi limitlerini artırmakta eskisi gibi cömert değil. Olmak isteseler de olamıyorlar. Diğer yandan Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın’ın son tespiti çok önemli. Şöyle diyor: “Sermaye maliyeti, öz kaynak getirisinden fazla. Böyle devam ederse bankalar ancak 1-2 yıl daha kredi verebilirler. Stoklarımız tükeniyor.”
Yani özetle ne diyor..
Reel sektörün kredi borcunu kapatma konusunda eski rahatlığı yok. Panik havası var. Alacakların vadesi uzamış ve sorunlar başlamış durumda.
Yani sayın müdür en önemli ekomik parametreye dikkat çekiyor. ”Reel Sektör”.. Yani paranın asıl kaynağı.
Reel sektör ne demek..? Tekstilci Mehmet bey, Lokantacı Turan usta, Kaportacı Ali abi, kobiler, atölyeler, kısaca iş gücü ortaya çıkaran üretim ustaları..
Ne yazık ki her zaman olduğu gibi asıl ekonomi neferleri olanlar unutulup, Devlet yine en kolay olan yolu seçti. Reel sektörden alıp piyasaya para pompalamak.
Kısaca üretim ekonomisi hamlesini rafa kaldırmış durumdayız.
Çünkü çok uzun bir vadede gerçekleşen üretim politikasına son yaşanan sıkıntılarla ara vermek zorunda kaldık. Aslında bu hamle son derece doğru ama sağlam bir altyapıya götüren bir hamle değil.
Toplumsal yapımız gereği yan gelip yatmayı seven çalışmayı hayatı idame etmek için bir zorunluluk olarak gören bir ülkeyiz. Girişimcilik, istihdam, icad gibi konular bize çok uzak. Yani yevmiyeci Salih amcanın yirmi üç yaşındaki oğlu Samet eve katkı olsun diye çalışmak yerine hiç bir karşılığı olmayan malum telefon markasına 45 bin TL vererek kime katkı vermiş oluyor..?
Siz bu satırları okurken en düşük memur maaşı yirmi bin liranın üzerinde açıklanmış olacak. Peki güzel..
Devlet bir fabrika değil ki.. Bu paralar nereden ödenecek.. Tabii ki Reel sektörün cebinden.
Son verilerle size olumlu şeyler söylemek isterdim ama önümüzdeki günler buna pek de gebe değil.