Bilindiği gibi dünyada en fazla ölüm, kalp ve ona bağlı rahatsızlıklardan kaynaklı hastalıklar nedeniyle meydana geliyor.
Ölümlerin yüzde 40’tan fazlası kalp ve damar hastalıkları kaynaklı
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre, her yıl ortalama 17 milyon kişi kalp ve damar hastalıkları sebebiyle hayatını kaybediyor.
DSÖ uygun yaşam tarzı değişiklikleri ve düzeltilebilir risk faktörlerinin kontrol altına alınması ile kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin dörtte üçünden fazlasının önlenebileceğini bildirmekte.
Avrupa ortalamasının üzerinde seyreden kalp krizine bağlı ölüm oranları Türkiye’de de azımsanmayacak ölçüde.
Türkiye’de her yıl 300 binden fazla kalp krizi vakası yaşanırken, bunların yaklaşık 200 bini belki daha fazlası yaşamını yitiriyor.
Ancak son dönemde medyada kalp krizi sonucu hayatını kaybeden gençlere ilişkin fazla haberler paylaşılır oldu.
Uzmanlar da son dönemlerde gençler arasında kalp krizi oranının artış gösterdiğini ifade ediyor.
Gençlerde kalp krizi artış oranı ne kadar? Artış neden kaynaklanıyor?
Kardiyologlar, son gelişmeleri Independent Türkçe’ye değerlendirdi.
“Yaklaşık 10 yıldır kalp krizinde yaş daha alt seviyelere iniyor”
Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Bengi Başer, kalp krizinde çok büyük bir artışın polikliniğe yansımadığını söyledi.
Farkındalıkta bir artışın olduğunu düşündüğünü kaydeden Prof. Dr. Başer, “Toplumda hafif, orta ve ileri derecede Kovid-19 geçirenlerde bir süre sonra kalp damar tıkanıklarında bir artış var, bunu söyleyebiliriz ama ek olarak kalp krizinde istatiksel bir artışı sahada gözlemlemedik” dedi.
Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de en yüksek ölüm oranlarının kalp ve damar hastalıklarına bağlı nedenlerle yaşandığını anımsatan Başer, “Ülkemizde her yıl yaklaşık 200 bin kişi yaşamını yitiriyor. Bu daha önce de vardı ama gittikçe daha genç yaşlara indiğini görüyoruz. Yaklaşık 10 yıldır kalp krizinde yaş daha alt seviyelere indi. Örneğin kadınlarda da benzer duruma rastlıyoruz. Eskiden ‘menopoz sonrası olur’ dediğimiz hastalık kadınlarda da hızla genç yaşlara yani menopoz öncesine iniyor” değerlendirmesinde bulundu.
