Herhangi bir dünya ülkesinde yirmi seneyi aşan bir süreçte iktidarda kalmanın en büyük risklerinden biri, yolsuzluk ve güç zehirlenmesidir. İktidarda kalma süresi uzadıkça, hesap verebilirlik mekanizmaları son derece zayıflar, şeffaflık azalır ve partideki yetkili bireyler ya da gruplar güçlerini kötü yönde kullanmaya başlar. Bu durum, devlet kaynaklarının partizan çıkarlar için heba edilmesine neden olur..


Belki de Ak Parti Ödemiş İlçe Başkanı Muhammet Şen hakkındaki iddialar tam da bahsettiğim bu vurguyla o kadar çok örtüşüyor ki..


Düşünün bir kere, Ödemiş siyasetiyle ilgisi olmayan bir İzmirli gazeteci, kendisine servis edilen iddialar üzerine Baki Marmara parkına geliyor ve parti içinde, öncesinde ya da sonrasında görev almış malum kişilerle oturup dinledikleri ve elde ettiği verilerle “küütt” diye haberi patlatıyor.


Açıklanmaya muhtaç bağış makbuzu, banka dekontu ve parti adına kullanılan aracın satışına kadar gayri resmi olarak elde edilen paraların hesabını soruyor.


Tabii ki iddia ve veri sahibi gazeteci Ahmet Tübcel olduğu için benim ve ekibimin bu konuya dahli olması etik açıdan doğru ve ahlaki olmaz..


Fakat bu yaşanan skandal durum, nasıl yorumlarsanız yorumlayın, istediğiniz kadar yalan, iftira diyerek çırpının, şu anki mevcut yönetimin fişini ne yazık ki çekmiştir.


Benim derdim ne bağış makbuzu ne de banka dekontları..


Benim derdim Muhammet Şen’i bu duruma düşüren, yıllarca sülük gibi emen, dava adamı adı altında her türlü çıkarı kendine vazife edinen, kişilik bozukluğunu siyasetle kapatan, beş para etmez müptezeller..


Bir İktidar partisi ilçe teşkilatının bu kadar çok dedikoduya ve iftiraya maruz kalmasını gazetecilik yaşamım boyunca bu derece ne gördüm ne de duydum..


İlk iki Başkan Mehmet Emin Davran ve Ali Hadim’in ardından oluşan yönetimlerin hiçbiri bir önceki oluşumla kesinlikle entegre olmadı olamadı..


Çünkü bırakın başkanı, kendisini Partinin sahibi gibi gören, elinin uzandığı her yeri dizayn etmeye çalışan ve edemediği zaman da kısır ortaklıklarla operasyon çeken kişilere bizati kendim şahitlik yaptım.


Bu tencerinin dışına taşan konular, “kol kırılır yen içinde kalır” anlayışını benimseyemeyen lafa gelince mangalda kül bırakmayan sözde dava adamı yöneticilerin eseridir.


Muhammet Şen görevden alınır, ya da tekrar başkan olur.. İşin bu tarafı inanın umurumda değil.


Beni ilgilendiren tek gerçek Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın birinci katında siyasete başladığı plazanın en üstteki katından ülke gerçeklerine dair hakimiyeti sırf bu yağcı ve çıkarcı teşkilatlar yüzünden kaybetmesi.


Erdoğan’ın deha siyaset anlayışı kendisini çoktan tarih sayfalarına soktu fakat 22 yıllık güçlü iktidar süreci birçok teşkilatınında güç zehirlenmesine yol açtı.


Bunun en net göstergesi malum yaşanan yerel seçimler..


Ve teşkilatlar yüzünden kaybedilen yüzlerce belediye..


Bu sıfıra yaklaşan siyasi ibre tekrar yükselir mi..?


Bence tek adam odaklı, alternatifsiz anlayışın önümüzdeki yıllarda Ak Parti’nin siyasi geleceğine bedel ödeteceği açık ve net.

Open chat
Haber Ödemiş Hattına Hoşgeldiniz.. Lütfen iletinizi yazınız !